7.12.13

PHLADELPHIA

Dönüp dolaşıp yine aynı yere geliyorum. Bir daha gelmem diye yemin bile etmişken, tekrar gözümü dev gökdelenlerin altında açıveriyorum, yorgun sızdığım arabanın içinde. Bu sefer yeni yıl, öncesi tüm binalar renk renk ışıklarla süslenmiş. Dev bir çam ağacı meydanın ortasında. Bir şehir otelinin valesine verdiğimiz araba kentin karanlık, dar sokaklarından birinde kaybolduktan sonra bordo tenteli girişten içeri giriyoruz. Aklım gül yüzlüm dediğinden beri sende, güller karşılıyor kapıda. Sen geliyorsun aklıma. Tebessüm ediyorum güllere. Dipdiri, uzun saplı, lila renkli güller. İçerisinde gelin çiçekleri. Kısa kuyruklu bir gelin iniveriyor asansörden koşarak, kahkahalarla. Yüzüme çarpan parfüm kokusu ve kahkahanın rüzgarı ile uyanmamam gereken bir rüyada sımsıkı tutunuyorum pirinç korkuluklara. Ben geldim, gül yüzlün, kucağımda binbir yaşanacaklarımızla, korkma aç kapını, al hayatına.

The Latham Hotel
Phladelphia