7.6.13

ÖZLEDİM SEVGİLİ

Özlüyorum seni, hiç sevilmemiş bir sevgili gibi özlüyorum, ilk sevilen ve tek özlenen...gözlerime yaşlar birikiyor, seni özlediğimde; gözlerim bulanıyor, göremiyorum ta ki süzülene kadar boynumdan yaşlar aşağıya...hiç huzur bulamamış bir yüreğin hasretiyle sarıyorum kendimi, boşluğunla...içim yanıyor, bir daha yanmaz dediğim dozda...vermeden almak, sevmeden sevilmek olmaz dese de beynimin dar koridorları, kalbimde kaynayan kızıl renkli kan köpürüp ağzıma doluveriyor, sen diye...tek, çaresiz, denizin ortasında, rüzgarsız kalmış yelkenli gibi hissettiğimde; anında anılara dönmüş anlara koşuyorum...karanlık sessiz bir oda, üç eşit dikey pencereye gerilmiş, dantel örgü keten perdelerin arkasında doğanın bedava sunduğu havai fişek gösterisi, açtığın küçük pencereden Sarı Çiçek tepesini yalayarak gelen ıslak rüzgarın kokusu, ıslak saçlarımın üşüttüğü tenim, boynunun altındaki kolum ve göbeğine dolanan ellerimi tutan elin...hafif doğrulmak isteyince sıkı sıkı tuttuğun bileğim...son kez annemden dinlediğim masallardan sonra, güzel sesin ve nefesinle dillendirdiğin öykülerin...kulağımda nefesinin sesi ile ezanı karşılayan sabah..............
6''

5.6.13

PAYLAŞ

PAYLAŞ
Bunca yaşıma rağmen eğitime doymamış bir insanım. Nerede eğitim, orada ben. Değişime inanıyorum. Uzmanlığa da inanıyorum, eğer birisi kendini herhangi bir konuda benden daha çok eğittiyse, saygı duyuyorum ve dinleyip gözlüyorum. Ha bunun yanı sıra yeteneğe ve algı gücüne de inanıyorum. Adam eğitim almamış ama zeki. Sen daha iki kere iki derken dört diyebilenler var, hayran oluyorum. İnsana, doğaya, var oluşa inanıyorum.
Ancak inancım kırılmasın diye bazı zamanlara da hayran olduğum insanların derinine inmemeye çalışıyorum, olmamış yerlerini görmemek için. Bırakıyorum onlar inandığım gibi kalsın diye. Bir seneye yakındır girişimcilik eğitimi alıyorum mesela. Hocalarımı yargısız dinleyip, en sonunda eliyorum, bu hoca tamamdır, yok bu daha olmamış diyerek verilerini değerlendiriyorum. En güzelini yazı eğitimi esnasında aldım. Bir yaratıcı yazarlık çalışmasının toplam on modülünden yedi-sekiz tanesini alabildim. Yıllar sonra olaylara ve insanlara nasıl bakmam gerektiğini öğreten bir çalışmaydı. Dedim ya eğitimi seviyorum ve eğitildiğime de inanıyorum. Öğrendim bir şeyler. Mesela bir yazı yazmadan önce gözlerimi kapadım ve elime verilen nesneyi kokladım. Sonra parmaklarımın arasında dokunarak cismin yapısını çözmeye çalıştım evire çevire. En sonu da gözlerimi açıp kuru bir kayısı olduğunu gördüm. Görme duyumdan önce diğer dört duyumu kullanıp baktığımda algıladığım şeyin nasıl farklı olduğunu kendi kendime görüp öğrendim, diğer duyularıma da ihtiyacım olduğunu. Dokunmak, işitmek, koklamak, tatmak ve görmek. Evet görmek en kolayı. Zaten son yılların trendi görsel algı. Hızı inanılmaz. Ama bazen yanılgısıda.
O yüzden sadece seyirci kalmayın. Gidin dokunun gördüklerinize, biber gazını koklayın, o korkunç seslerin içinde durup dinleyin, ambulans, siren, helikopter, çığlık, metal seslerini sonra dizleriniz titremeye başladığında genç bir çocuğa tutunun. Hatta üç beş gün sonra yorgun düşen beden ve sinir sisteminizle hüngür hüngür ağlamaya başladığınızda hayatınızın akışının ve kararlarınızın nasıl değiştiğine şahit olun birebir. Ve korkmuyorsanız bunları açık açık paylaşın utanmadan, sıkılmadan. İnanın faydası var hem kendinize hem insanlığa.
10''