12.4.13

SÜT


İki küçük kız, henüz onyedili yaşlarında. Temmuz ortaları, güneş neredeyse en tepede, yeni uyanmışlar. Mutfakta lila, mine desenli seramik tezgahın üzerindeki, plastik kabın içinde kırdıkları yumurtayı çırpıyorlar. Uzun sarı saçlı olanı, buzdolabından süt tenceresini çıkartıp tezgahın üzerine koyuyor. Tencerenin üzerinde birikmiş sarı kaymak tabakasını, çorba kepçesiyle kenara çekip, bir iki kepçe sütü yumurtanın üzerine döküyor. Siyah uzun saçlı olan, hiç hoşnut değil bu hiç bilmediği tarifi uygulamaktan. ‘’Sütü hiç sevmem’’ diyor içinden. Ama yenilere olan merakından ses çıkartmıyor. Sütle çırpıyor yumurtaları, biraz tuz ekliyor. Tavaya döküyor karışımı. Alümninyum tavaya yapışıyor karışım. Tahta kaşıkla sıyırmaya çalışıyor dibini, sıyırdıkça formu bozuluyor, canı gittikçe sıkılıyor. Onun ülkesinde çoktan teflon denen tavalar icat edilmiş bile. Ama burası neredeyse üçüncü dünya ülkesi. Çelik tava bile yok henüz. Sunmaya çalıştığı görsel partinin bozulmasından ötürü kendi dilinde anlaşılmayan küfürler savuruyor sağa sola. Geldiğinden beri hava sıcak, ramazan ayı olduğu için kimse onunla yemek bile yemiyor, su kısıtlamalı, istediği zaman akmıyor, evdeki erkek kardeş ne yapmak istese izin vermiyor, yaz sıcağına rağmen özgür, dilediği gibi gidip atamıyor kendini masmavi sulara, gece kumsalda gitar çalan delikanalılar var, aralarında oturmak istiyor ama abi baskısı güçlü çıkıyor, suratını asarak, yine ağzının içinde dolu bir sürü küfürle eve dönüyor. Hiçbir şey ama hiçbir şey düşlerini süsleyen umutlar gibi değil. ‘’Hiç gelmemeliydim!’’ diye düşünerek, ağlayarak yatağa girdiği gecelerle dolu günleri. Üstelik en yakın arkadaşının ölüm haberini alıp darmadağan oluyor, diğer yandan. Evine dönmek istiyor. Daha fazla bu kutu gibi odadaki, ranzanın altında, tıkış tepiş yaşamak istemiyor.
Koyu renkli olanın elini bırakıp ameliyat odasına gözlerini kapatıp girdiği bugüne kadar otuzüç yıl geçmiş bile. ‘’Vermon’ta gideceğiz çıkışında, yoncalar, papatyalar açmıştır belki, süt almak için en yakın çiftliğe gider, süt alırız üstelik,  tamam mı?’’  diyor koyu renkli saçlı olan elini bırakmadan önce; Sarışın; ‘’Biliyorum sütü hiç sevmezsin!’’, diye gülümseyerek elini bırakıp gidiyor gri kapıdan içeri..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder