Gereksiz yere canım yanıyor, duymak istemiyorum, hiçbir kötü
haberi, kapı sesini, yan dairede bağıran kadını…
Duydukça hayatımın akışı değişiyor sanki.
Duymasam, o gün sanki daha başka türlü geçecek, daha ben
gibi. Kararlar verebileceğim. Hiçbir eylem kararlarımı etkilemeyecek.
Komşu teyzenin kocası, felçli. Sabahları saat henüz sekiz
olmadan kurnaya çarpan tas sesiyle uyanıyorum. Neredeyse her sabah. Yatağını
ıslatan amcayı, ileri yaşına rağmen, her sabah yıkıyor teyze. Bazen
haykırdığını duyuyorum;’’yeter be adam!’’ diye. Keşke bağırmasa diyorum, keşke
biraz daha sabretse, ama ne zor. Çoğunlukla sessiz teyze. Amcanınsa hiç sesi
gelmiyor duvarın ötesinden. Eminim küskün, eminim çaresiz. Sadece tas sesi,
sabah sessizliğini yırtan; haş, huş, haş, huş,…..
Uyanıp oturuyorum yatakta. Bu ses elimi kolumu bir türlü
bırakmamış anılar gibi. Duymasam, mazide kaldı diyebileceğim ama her sabah
tekrar tekrar hatırlatıyor, felçli babamı ve hastalığını. Duymamak en güzeli.
Duysan da duyumsamaman ise özgürlük.
6’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder