‘’Şu önünde duran su kadar temizim!’’ diyor adam. Kadına
daha önce hak edip elde edemediği bir geleceği vaad ediyor yolun başında.
Aşılması gereken öyle uzunca bir yol var ki. Yürüyorlar.
Ara ara elindeki yükleri iki yanına bırakarak dinleniyor adam.
Kadın daha uzun boylu. Daha güçlü gözüküyor. Adam durdukça, oda duruyor. Adamın
elinden yere bıraktığı çuval ve bidonlara bakıyor. Tüm yüküyle beraber kadının
valizini de taşıyor adam. Kadının aslında canı tez. Bir anda kavrayıp,
kucaklamak, hiç değilse kendi valizini taşımak istiyor. Ama tutuyor kendini,
taşımıyor hiçbirini.
Toprak yolun başında onu minibüsten indiren adamı düşünüyor.
O minibüsü bulana kadar nasıl koştuklarını, nasıl kan ter içinde kaldığını ama
atladıkları lacivert minibüste nasıl da diğer bir kadını yol boyunca
gözlediğini, ardından da toprak yolun başında, ‘’sen in, ben geleceğim!’’
diyerek, onu indirip, terk ettiğini. Günlerce aç, susuz toprak yolun başında
beklediği aklına geliyor. Gece yarısı uluyan kurt, baykuş seslerinden nasıl da
korkmuştu. Daha da korkuncu yoldan geçen kimi sarhoş, gibi serseri bir sürü
adam, nasılda onu arabalarına almak istemiş, korkudan sinmiş, bir kenarda
saklanıp beklemişti.
Ta ki bu elinde yüklerle köy yolunda inip, onun
çaresizliğini gören adam yanına gelip,
‘’Nen var bizim kız!’’.
Benim köyde evim var, sıcaktır şimdi, bahçeden taze roka toplarım sana, bir
güzel karnını doyurursun, yeşil, yemyeşil on dönüm bahçesinde, istediğin kadar
dinlenirsin, benimle gel!, diyene kadar. Korkunç açlığı ve perişanlığından;’’
peki!’’, demiş, valizini de sırtlanan adamın yanı başında yürümeye başlamıştı.
Onu neyin beklediği düşünceleriyle boğuluyor, bir yandan yardım etsem mi diye
düşünüp diğer yandan eğilip almıyor bir parça yükü….içinden ‘’bırak taşısın!’’,
eğer yolun sonunda o dediği ev varsa ve oraya kadar taşıyabilirse her şeyi,
evet dediği gibi, yolun başında yalakta biriken su gibi temiz olduğuna
inanacak. Ya değilse, ya evet taşıyamazsa, bırak taşısın.
Adam terini silip, kadına bakıyor, bu kibirin,
vicdansızlığın, kadının gözlerindeki öfkenin sebebini anlamadan, tekrar
sırtlanıyor yağ bidonunu, zeytin çuvalını ve valizi, kan ter içinde yürümeye devam ediyor. Bir adım
arkasında kadın, sonu gözükmeyen toprak yolda yürümeye devam ediyorlar.
15’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder