Kimse alınıp gücenmesin. Ama ilk adımlarımı attığımda elimden tutan, minik, bıcır bıcır kız çocuğu. Ona güvenmişim. Bir yaş küçüğüm diye beni o kolluyor. Gözetiyor. Yazamıyorum, yardım ediyor. Oda henüz altı yaşında olduğu halde sen küçüksün ya ondan deyip moral veriyor. Bahçede seksekte, üç taşta hep o en iyi. Banada iyi olmayı öğretiyor. İp atlamada ve yakar topta bir numara. Banada öğretmeye çalışsa da, işte onlarda asla eline su dökemiyorum. Asla kıskanmıyor. İki parmağı olsa birini veriyor. Ara ara başka arkadaşlara heveslense de benim ardında kalan küskün gözlerime hiç dayanamıyor. Çekip elimden aralarına sokuyor. Duvarlara, sıralara kalp yapıp içlerine isimlerimizin baş harflerini kazıyoruz. İlk aşkımız gibi. O bize gelebiliyor. Ama o başka evlerdeki arkadaşlarına gittiğinde ben gidemiyorum ya, deli oluyorum. Ertesi gün yumuşatarak anlatıyor, ben kıskanmayayım diye. Telefon konuşmalarına hep fobim olmuştur. Ne telefon açabilirdim ne kapı çalabilirdim o yaşlarda. Rahatsız mı ederim, uyuyorlar mıdır, ya da noldu, ne var diyecekler diye. O yüzden telefonun başında beklerdim, işte tam o sırada arardı. Kütüphanenin içine yuvalanırdım, o anlatırda anlatırdı. Kız gibi sohbet etmeyi ondan öğrendim. Kızlar sohbet ederlerdi. Yeri gelir savunurdu beni, arkasına alır, elini beline koyar, çatır çatır boynunu iki yana kıra kıra kavga ederdi. Benim için.
Ben mi böyle hatırlıyorum. Yoksa gerçekten böyle miydi bilmem, ama benim gözümde o buydu işte !
6''
Ben mi böyle hatırlıyorum. Yoksa gerçekten böyle miydi bilmem, ama benim gözümde o buydu işte !
6''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder