6.2.13

ŞEF


Tirtir titriyorum. Elim ayağım birbirine dolanıyor. Daha bugün ilk günüm ve çok büyük mücadeleler verdim bu mutfakta işe başlayabilmek için. Baş aşçı şişman, kocaman, dev bir adam. Sert ama bakışları sevgi dolu. Çok şey bildiğine eminim. Dünya mutfağına hakim olmasa, bu balık restaurantının mutfağını tek başına idare edemez. Ona baktıkca keşke daha yapılı, uzun boylu, iri bir adam olsaydım diye düşünmeden edemiyorum. Kalıbıyla da yerini doldurabilmek demek ki bu işte. Ben hiçbir zaman bu görüntüde olamayacağım ama inancımı kaybetmemeliyim. Restaurant İstanbul’un en şatafatlı yerinde olmasına rağmen renksiz, soğuk bir dekorasyonu var. Hiç sevemedim. Ama baş aşçının yüzündeki o kocaman gülümseme beni buranın soğukluğundan koparıp bir anda alıp götürüyor. İçerideki kasveti ve sertliği unutuveriyorum. Bugün beni çağırdı ve uzunca bir süre yanımdan ayrılma, beni izle, takip et ve sor, dedi. Ben bildiğin diğer aşçılar gibi bildiğimi saklamam, paylaşırım ama sorman lazım, dedi. O yüzden içim içime sığmıyor, deli gibi mutluyum. Çok şey öğreneceğime eminim. Ama şimdi işe dönmem lazım anne, sonra görüşürüz, dedi ve telefonu kapattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder