9.2.13

ARZU

Eski dostlar, arkadaşlar, a valla yerini kimse dolduramaz, bu saatten sonra samimi arkadaşlık zor, hatta mümkün değil, eski dostlar gibi olmaz dediğimiz arkadaş tariflerimiz vardır. 
İşte bunları yıkıyor bu kadın, onu tanıdığımda...
Bir iki oturup konuşmuşluğumuz var, gerisi yok.
Resimlerden tanıştık biz onunla. Ne fazla söz, ne fazla görüşmemiz olmadı, ama işte öyle rahat rahat, elini kolunu sallayarak gelip oturdu hayatımda bir köşeye.
Bir yılı doldu dolmadı, arkadaş fotoğraflarımın olduğu siteye düştü resimleri. Mağaradan otellerin olduğu bir şehirde. O ve kocası, yatağın ortasında henüz serpilmeye başlamış kızı ile beraber resimleri. Dikkatlice incelediğimi hatırlıyorum fotoğraflarını. Mutlu bir aile var resimde. Benim sahip olmadığım o üçlü tatil resmine imrenerek baktığımı hatırlıyorum.
O resimlerden bir yıl önce tanıdım. Ortaköy'de bir toplantıya devasa kamerası ile gelmiş, o güne kadar benim çekmeye çalıştığım fotoğrafları çekimleriyle üçe beşe katlamış ve ilk böyle dikkatimi çekmişti. Sanki dev bir holdingde üst düzey bir pozisyonda çalışırken ; aman bana ne, umurumda mı dünya diye, her şeyi bırakmış ve kendini böyle entel dantel işlere verivermiş gibi gelmişti. Epey kiloluydu, buda rahat bir hayatı olduğunu ispatlıyordu. Yaşı da kızı küçük olmasına rağmen epeyce büyük gibi gelmişti bana.
Yanılmışım hemde nasıl. O fotoğraftan kısa bir süre sonra eşinin taziyesine giderken herkes, ben gidemedim. Aylar sonra tesadüf karşılaştığımızda teselli edici bir iki kelime bile söyleyemedim. Masanın bir ucunda acıyla kısılmış göz kenarlarından yaşlar akarken, yaşının nasılda küçük olduğunu fark ettim. Hatta hiç büyümemiş bir bebeğin yüz detayları varmış yüzünde. Minicik bir burun, kırmızı dudaklar.
Hiçbir şeyi kaybetmemiş gibi tutuyor hayatı. Kendisinden çok arkadaşları için çabalayıp duruyor. Kızı babasızlığının öfkesiyle boğuşurken o arzularının yarı yolda kalmışlığını hazmetmeye çalışıyor. Hiç anlamamışım.
6''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder