6.2.13

YUMURTA

Kim bilir beş, altı yaşlarım mıydı neydi, babamın çalıştığı fabrikanın bahçesinde kümesi vardı. Koskoca çimento fabrikasının, çimento tozlu binalarının arasına kurduğu köyü babamın. Her gün fabrika dönüşü bir sepet yumurtayla gelirdi. İşi öyle ilerletti ki, kümes küçük bir gecekonduya dönüştü. Tüm lojmanın, yeni gelen bebeleri yumurta dedelerinin yolunu bekler olmuşlardı. Bazı hafta sonları üşenir gidemez, ağabeyime , ''hadi gidip tavukların yemini verin, yumurtaları da toplayıp gelin,'' derdi. Sonra arkamızdan seslenirdi; ''demir yuvarlak yemliğin altına da bir yumurta bırakmayı unutmayın !, diye. Ağabeyimin elini tutar, küçük su birikintilerinin kenarından atlaya zıplaya giderdik. Tavukların altından sıcak yumurtalarını toplar ve en sonunda demir yemliğin altına da tek bir yumurta bırakıp dönerdik. Çok merak ederdim; niye!, diye.
Sonra bir gün babam eve elinde bir yılan derisiyle geldi. İçi boşaltılmış, kurutulmuş deriyi, salondaki kırmızı duvarın önündeki dev deve tabanının üzerine sardı. O kadar üzüntülüydü ki annem ''yılanı ölmüş, çok üzgün!'' dedi.
Meğer yemliğin altına bırakılan yumurtalar o yılan içinmiş, sonradan öğrendim.
6''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder