6.2.13

BİZİM SUÇUMUZ DEĞİL

Tel örgüleri vardı evimizin etrafını çevreleyen. Şimdi bana küçük gelen ama o zamanlar, yemyeşil, dev çayır çimen bahçemizin sonundaki tel örgüler. Altı blok binayı çevreleyen dikenli teller. Pırıl pırıl güneşli bir pazar sabahı, babam sofranın başında, kahvaltımız biter bitmez; ''anne çıkabilir miyiz?'' sorusunun ardından fırladığımız bahçemiz. Bir büyük, bir küçük salıncak, bir kaydırak, bir demir beşikten oluşan o koskoca düş bahçemizin etrafını çeviren dikenli teller. ''Sakın tellere yaklaşmayın'' diyen annemin endişeli göz bebekleri...Bir yada iki kez teşebbüs edebildiğimiz, bahçenin en köşesindeki tahta kapılı, bize ait olmayan dünya. Adımımı atar atmaz enseme yapışıp, ''tövbe et'' diyen annemin tokatları...Ta üniversite yıllarıma kadar içinde yaşadığım demir kafes. O kafeste hiç bilmedim; Türk kim?, Kürt kim?, Çerkez kim?, Alevi kim?, Ermeni kim?, Yahudi kim?...
Ya ondan sonra...
Biraz geç olmadı mı?
6''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder