6.2.13

TERAS


Böyle mi kessem sakalımı, dedi, tam kapıdan çıkmak üzereydiler. Bıyıklarını bırakmıştı ilk defa traş olurken, seyrek ama eskisine göre daha gür. Yavaş yavaş yüzü oturuyordu bir şekle yaşı büyüdükçe. Babasına benzemeye başlamıştı gitgide. Yıllar, yaşananlar silip süpürse de gençliği bu çocuk her an bir dakikayı hatırlatıyordu geçmişten. Sabah trafiğinde hızla yol aldılar randevu verilen yere yetişmek için. Yanlarında genç mimarla Çengelköy’ün o bildik, hatıralarla dolu kıvrımlı yollarından inerek çarşı meydanına ulaştılar. Karakolun yanında henüz yıkanmış, dar, kısa, sonu denize açılan sokağa park ettiler arabalarını. Üç kişi, genç mimarın çalıştığı dairenin üst katındaki terasa çıkarken çaylarını ısmarladılar. Teras boğaza bakan, zemini çim halıyla kaplı, üç beş masadan oluşan bir dernek lokaliydi. Haftanın henüz başı, günün ortasında akan boğaza bakmak zamanı akarken durdurup, neyiz, kimiz, ne olacağız diye bir soluk oldu her birine.
6’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder