21.2.13

MASAL EVİ

Ahşap yuvarlak masa. Tabak rafının hemen altında. Şöminenin ateşi yüzüme vuruyor. Tek yanağım pişiyor. Ara ara başımı kaldırıp ateşe ve oradan da o iki yüksek sandalyeye bakıyorum. Sonra karşımda konuşan adamın sözlerine dikkatimi veriyorum tekrar. Duvarlar hala yeşil, inatla. Bunca yıl değişmeyen ambiyansı ve detyaları ile herşey, hala aynı. Müzikler farklı ama belki de gündüz saat beşte hep böyle çalıyordu eskiden de. Benim geldiğim zamanlar saat sekiz-sekizbuçuklar olsa gerek. Gözümü kapatınca ateş, taş duvarlar, koku İskender limanının üzerindeki köye götürüyor beni ışık hızıyla. Özledim mi ne?
Taş kuyunun lambası yanmıyor. Ara ara kafamı uzatıp kuyunun dibinde ne göreceğim diye bakmam lazım ama işte olmuyor.Görünmüyor.
Duygular uçmuş gitmiş, sadece anılar var sağa sola serpilmiş. Tahta bankoyu elliyorum. Geçmişe dokunur gibi. Sert, hissiz aynı sen ve ben gibi.
6''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder