6.2.13

KAYIP


Vapurun hareket düdüğü çalmış, iki ayağı bitişik, demir korkuluklara dayanmış, şehre bakıyordu. Saçları arkadan toplu olduğu halde perçemi boğazın esintisiyle tel tel yüzüne, yanaklarına vuruyor, gözlüklerinin üzerine dolanıp, uçuşuyordu. Denizin taze kokusuna, vapurun mazot kokusu karışıyor, hafif hafif midesini bulandırıyordu. Martılar hareket eden vapurun yanında çığlık çığlığa yolcuların atacağı simit parçalarını kovalıyordu. Açılıp kapanan kapıdan çay ve simit kokusu dışarıya geliyor, bir çay içsem ne iyi olur, diye aklından geçiriyordu. Ama valizleri tekrar içeri taşımak zoruna gidiyordu. Henüz sırtından süzülen ter kurumamıştı bile. Arkadan, diz arkasından ayağına kadar güneş vuruyor, Ekim ayına rağmen yazın kavurucu sıcağı hissi veriyordu. Fakat boğaza bakan yüzü rüzgardan üşüyordu. Bir an önce yola çıkmak istiyor. Uzunca sürecek yolculuğun onu dinlendireceğini düşünüyordu. Elleri şişmiş, yüzükleri parmağına dar gelmeye başlamıştı. Bunca sıkıntıya birde bunu ekleyemeyeceğim diyerek çıkarıp kot pantolonunun cebine koydu. Ya kaybedersem diye düşündüğünde;  hiç kaybetmeyi düşünmediği şeylerin hep etrafında olduğunu ama kaybetmekten korktuğu her şeyi kaybettiğini hatırlayarak gülümsedi.
6’’  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder