6.2.13

RADYOLOJİ

İki küçük çocuk. İkibinbeş doğumlular. Bir kız bir oğlan. İkizler. Oğlan kız göre daha küçük. Kız mor kadife bir pantolon giymiş. Renkli örgü hırkalı. alagarson kesilmiş saçlarını tek taraftan tokayla tutturmuşlar. Kemik dereceli gözlükleri var. Erkek çocuk siyah mont, siyah pantolonlu. Boğazında fıstık yeşili atkısıyla şık. Anne genç ama şişman. Oda siyahlara bürünmüş. 
Boylarının zor yetiştiği radyoloji bankosunda anneleriyle bankoda görevli kızın arasında geçen konuşmayı dikkatle dinliyorlar. Kadına damardan renkli sıvı enjekte etmeyi teklif ediyor hemşire. Oğlanın gözleri kocaman açılıyor, olmaz! diye.
Anne rahatça soruyor, sakınmadan, ''acır!'' diyor. Çocuğun gözleri daha da açılıyor. Kadın rahat rahat tekrar kullanıyor aynı kelimeyi.
''Acır!''
Sus, sus, sus diyorum içimden.
''Acır, acırsa dayanamaz!''
Çocuk ağlayıp yerden yere atıyor kendini. Annede tepki yok.
O sadece kendisiyle ilgili olan kısımda.
''Nasıl zapt ederim!''
Asıl korkan anne. Kendi canı acıyacakmış gibi, duygusunu apaçık dile getiriyor.
Böyle net mi olmalıyız diyorum bazen, çocuğun dahi olsa aldırmadan.
Hep çocuklarımızın acıyla, üzüntüyle arasına duvar örmeye çalışmadık mı? Sonra da o duvarların altında kalan bizdik.
Asıl kelimeleri kendimize, yedekleri onlara saklamadık mı?
6''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder